AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Nazilerin yaptığı Yahudi Soykırımı ve İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarından çekilen fotoğrafların önünde konuşarak, "En önemli konu Filistin‘deki insani durum. Bugün aslında şu söylenebilir; 24 saat boyunca dünyanın bütün televizyonları ve Türk televizyonları bu Gazze’deki katliamın fotoğraflarını verirken ‘Bugün bu fotoğrafları koyarak yeni ne yapıyorsunuz?’ denilebilir. Zaten herkes gazetelerden, televizyonlardan bu fotoğrafları görüyor.
Aynı fotoğrafları bugün buraya niçin koyduğumuzu düşünebilirsiniz. Fakat arada bir fark var. O da şu. Fotoğraflar birbirine çok benziyor. Ama fotoğrafların hepsi Gazze’den değil. Bunlar (sağında) Nazilerin yaptığı Yahudi soykırımının fotoğrafları. Bunlar (solundaki) Netanyahu hükümetinin yaptığı katliamların ve soykırımın fotoğrafları. Aslında ilk bakışta hepsi Gazze’den fotoğraflar gibi gözüküyor.
Çünkü fotoğraflar birbirine çok benziyor çünkü benzer bir soykırım yapılıyor. Burada gördüğünüz fotoğraflarda Nazilerin masum Yahudileri öldürerek gerçekleştirdiği soykırıma dair fotoğrafları koyduk. Bu benzerlik daha net bir şekilde gözüksün diye. Buradakiler de Netanyahu hükumetinin Gazzelilere karşı yaptığı soykırımın fotoğrafları" dedi.
'BU BİR KATLİM VE SOYKIRIMDIR'
Çelik, konuya ilişkin konuşmasının devamında, "Bu fotoğrafları karşılaştırdığınızda aslında hepsi birbirine benziyor. Uzaktan bir anda baktığınızda siyah beyaz renklendirme de olmasa tamamen Gazze‘de yapılan katliamlara ilişkin fotoğraflar zannedilir ya da hepsini siyah-beyaz bir tarih kitabına koysanız hepsi Yahudilere yapılan soykırımın fotoğrafları gibi gözükebilir.
Ama görüldüğü gibi masum Yahudilere karşı yapılan, Naziler tarafından gerçekleştirilen soykırımın fotoğraflarıyla, bugün masum Gazze halkına karşı Netanyahu hükümeti tarafından gerçekleştirilen soykırımın birbirinden bir farkı yok. Bunun daha net bir biçimde görülmesi gerekiyor. Filistin‘deki insani durumun geldiği noktada 6 bin 150’den fazlası çocuk ve 4 binden fazlası kadın yaklaşık 15 bin insan hayatını kaybetti.
Bu bir katliam ve bu bir soykırım. Ve bunu ‘İsrail’in kendini savunma hakkı var’ cümlesinin arkasına saklanarak destekleyen ülkeler maalesef batı dünyasında halen çoğunlukta. Bütün bu süreç içerisinde Batı Şeria ve Kudüs’te yerleşimciler tarafından askerleri tarafından 232 Filistinli öldürüldü ve 66 gazeteci hayatını kaybetti. İlk defa belki de bir meselede Batı toplumlarıyla, batılı yönetimler arasında bu kadar mesafe var.
Batılı yönetimler ‘İsrail’in kendini savunma hakkı var’ diyerekten bütün bu katliamları destekleyen ‘İsrail’e bir kırmızı çizgi önermiyoruz’ diyen ABD Başkanı Biden‘ın sözlerinde ifade bulduğu gibi İsrail’i katliamlara teşvik eden, herhangi bir şekilde onu eleştirmeyeceğini bile söyleyen bir üslup sergilerken, Batılı halklar İslam dünyasındaki halklar gibi son derece onurlu, asil insanlık vicdanından yana haysiyetini şerefini koruyan son derece asil protestolar ortaya koyuyorlar" diye konuştu.
'İNSANİ ARAYLA BİRLİKTE YIKIMIN BOYUTLARI ORTAYA ÇIKTI'
Çelik, İsrail ve Filistin arasındaki 4 günlük ateşkese dair, "İnsani aranın uygulanmasında bir takım sorunlar çıktı. Burada İsrail’in Gazze’nin kuzeyine yardımların gitmesine engellemek gibi bir tutum içerisine girdiğini görüyoruz. Ama netice itibariyle o sorun da aşılmış gözüküyor. Umarız ki insani ara denilen, taktik bir mesele olarak İsrail tarafından görülen bu durum kalıcı bir ateşkese dönüşür.
Bütün bu insani arada ne ortaya çıktı; aslında meslektaşlarınız oralardan hayatlarını tehlikeye atarak 66 tane gazeteci arkadaşınız hayatlarını kaybetti oradaki insani dramı iletmek için. Ama bütün bunların bile aslında İsrail’in karartması ve kısıtlaması altında gerçeğin çok küçük bir bölümünü yansıttığı görüldü. İnsani arayla birlikte yıkımın boyutları ortaya çıktı.
İnsan hayatının en temel gereksinimlerini ve insan hayatının en temel dinamiklerini yok eden bir tutum içerisinde İsrail’in davrandığı görüldü. Tıpkı bu fotoğraflarda olduğu gibi 2’nci Dünya Savaşı döneminde bu Nazilerin Yahudilere yaptığı şekilde ortaya çıkan katliamın ve soykırımın bir benzeri işte görüldüğü gibi Netanyahu hükümeti tarafından Filistinlilere karşı, Gazzellilere karşı gerçekleştirilmektedir. Gazze’nin tamamı, kuzeyinin özellikle neredeyse tamamı yıkılmış, evlerinin tamamı ortadan kaldırılmış ve hastaneler bile İsrail ordusunun bombardımanı tarafından tamamen tahrip edilmiş durumda" ifadesini kullandı.
'500’E YAKIN VATANDAŞIMIZ O BÖLGEDEN TAHLİYE EDİLMİŞTİR'
Çelik, savaş bölgesindeki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ilişkin ise konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Gazze’de ve o bölgedeki vatandaşlarımızın durumuyla yakından ilgileniyoruz. Burada şimdiye kadar 500’e yakın vatandaşımız ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTV) vatandaşı tahliye edilmiştir. Ama Türkiye bir kere daha dünyanın vicdanı olduğunu, Türkiye bir kere daha dünyada her türlü insani siyasetin merkezi olduğunu göstermiştir.
Şimdiye kadar Gazze’den getirilen ve Türkiye’de tedavi altına alınan hastalar bunun bir örneğidir. Şunu ifade etmek gerekir ki Batı’nın temsil ettiğini söylediği değerler Batı hükümetleri nezdinde tamamen yok oldu. Hükümetler büyük bir ikiyüzlülük içerisinde bir katliamın seyircisi durumunda, insanların önünde utanmadan bu ikiyüzlülüğü sürdürüyorlar. Bir takım parlamenterler son derece soylu açıklamalar yaptılar. Bir takım siyasetçiler az sayıda da olsa bir takım akademisyenler insanlık vicdani adına bu sesi yükselttiler. Ama çoğunluk maalesef bu Netanyahu hükümetin temsil ettiği saldırganlığın, zihniyetin karşısında maalesef bir köle gibi davranıyorlar."
'BU, AVRUPA'NIN VERECEĞİ EN YANLIŞ TEPKİDİR'
Çelik, bütün dünyanın gözü önünde ve Avrupa hükümetlerinin suskunluğu ve desteğiyle Netanyahu hükümetinin bu katliamlara imza attığını belirterek şöyle konuştu:
"Dolayısıyla susmakla geçiştirilecek bir mesele değildir. Ve burada verilecek en yanlış tepki; şimdi görüyoruz bazı yerlerde, işte Müslümanlara yıkılmaya çalışılan bir takım terör eylemleri ile Avrupalı vatandaşlar islamofobik bir çizgiye ötelenmek isteniyor ya da yanlış bir tepki verilerek Müslüman topluluklara karşı, Müslüman toplulukları iç tehdit algısının bir parçası haline getirmeye çalışıyorlar. Bu Avrupa’nın vereceği en yanlış tepkidir ve hiçbir şekilde çalışmayacaktır. Eğer böyle bir tepki verirlerse bu tepkiler aşırı sağcılıkla, ırkçılıkla ve İslamafobik yaklaşımlarla beslenerek Avrupa demokrasilerini zehirleyecektir. Avrupa’nın iç barışını tehdit edecektir."
'NETAHYAHU VE YANINDAKİLER SOYKIRIM SUÇUNDAN YARGILANMALIDIR'
Çelik, "Gelinen noktada acil bir ateşkese ihtiyaç vardır ve bu ateşkesin sürekli olması gerekir. Oradan da 2 devletli, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız bir Filistin devletinin ortaya çıkması şeklinde, çözüm ancak nihai çözüm olacaktır. Şu anda beklentimiz, ümidimiz ateşkesin kalıcı olmasıdır. İsrail, Roma Sözleşmesinin tarafı değil ama Filistin o sözleşmenin tarafı. Dolayısıyla bundan sonrasında Netanyahu ve yanındakilerin soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlar bakımından takibinin dünyadaki bu meseleye sahip çıkan bütün insanlar tarafından yapılması son derece önemli olacaktır.
Netanyahu’nun ve yanındakilerin yaptıkları şeyin Bosna’da yapılandan ya da Nazilerin daha önce yaptığından hiçbir farkı yoktur. Nazilerin yaptığıyla Gazze’de Netanyahu’nun yaptığı arasındaki benzerlik zaten çok büyük bir takım teorik açıklamalara, herhangi bir şekilde izaha ihtiyaç bırakmadan tabloyu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Tabi soykırım niyetiyle bir grubu yok etmek, bir grubun parçasını yok etmek, onları doğum hakkından uzak tutmak, onları bulundukları bölgeden sürmek bu suçun kapsamları içerisine giriyor burada grup tanımı. Dolayısıyla bir kişiyi sadece Filistinli olduğu için öldürme kastıyla hareket eden Netanyahu’nun bir soykırım siyaseti vardır ve bunun bütün insanlığın vicdanını önünde yargılanması gerekir" dedi.
'CHP'NİN KÜRT SEÇMENİ İSTİSMAR SEZONU BAŞLAMIŞ'
Çelik, "CHP lideri Özgür Özel'in 'Türkiye'de herkes eşittir fakat Kürtler daha az eşittir'' sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, ''CHP'nin demek ki Kürt seçmeni istismar sezonu seçimler yaklaşırken başlamış. Yeni bir şey daha çıktı; en son gördük ki bu son seçimlerde imzaladıkları protokollerle aslında Kürt seçmene nasıl yalan söylemişler'' diye yanıt verdi.
'CUMHUR İTTİFAKI’NDA HİÇBİR SORUN YOK'
Çelik, "MHP ile bir süreç devam ettiriyorsunuz. Geçtiğimiz haftalarda Sayın Cumhurbaşkanının Sayın Bahçeli ile bir görüşme yapacağı kamuoyuna yansımıştı. Ancak bu görüşme gerçekleşmedi. Bu konuda bir sorun olduğuna dair iddialar var. Buna ilişkin yorumunuz ne olur?’’ sorusuna, “Tabi ‘Cumhur İttifakı ile ilgili olarak bir sorun var’ yorumları Cumhur İttifakı’nın dışında ortaya çıkıyor. Cumhur İttifakı’nda hiçbir sorun yok. Cumhur İttifakı en güçlü şekilde yerel seçimlere, en güçlü dayanışmasıyla hazırlanmaya devam ediyor.
AK Parti ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) heyetleri arasındaki görüşmeler gayet tempolu bir şekilde devam etti. Arkadaşlarımız geçtiğimiz 1-2 gün içerisinde de bir araya geldiler. Tabii ki ittifakta her zaman söylüyorum; bütün partiler burada kendi kimliklerini, kişiliklerini koruyarak ilkeler temelinde bir araya geliyorlar. Kendi kimliklerinden kişiliklerinden boşanarak tek bir partiye dönüşmüyorlar. İttifakın esas ilkeler temelinde bir araya geldiğini ve bu ilkelerin de neler olduğunu defalarca ben de ifade ettim.
MHP‘deki arkadaşlarımız da gayet açık bir biçimde ifade ettiler. Herhangi bir sorun yok. En güçlü bir şekilde seçime hazırlanıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız ile Sayın Bahçeli kendileri ihtiyaç gördükleri her durumda zaten bir araya geliyor. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Sayın Bahçeli’nin evinde bugüne bu görüşme trafiği şimdiye kadar devam etti. Bundan sonrasında da aynı şekilde devam edecek. Taktik meseleler tartışılır. Değişik siyasi konularda farklı yaklaşımlar olabilir ama bu Cumhur İttifakı’nın ana omurgasını zedelemez" diye yanıt verdi.
Çelik, 'İYİ Parti ile belediye başkanlığı adaylığı konusunda bir süreç yürütecek misiniz?' sorusunu ise "Onlar, kendileri her ilde ayrı aday çıkaracaklarını ifade ettiler. Kendilerine bir yol çizdiler. O yolda ilerliyorlar" diye cevapladı.