Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.’nin (TUSAŞ) mühendislerince geliştirilen ve yapımı tamamlanan Türkiye’nin ilk özgün genel maksat helikopteri ‘T625 GÖKBEY’in, Jandarma Genel Komutanlığı’na ilk teslimat törenine katıldı. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin 101'inci yıl dönümünü kutladı ve TUSAŞ'a yönelik gerçekleştirilen saldırıda şehit olanları tek tek andı. Erdoğan, "Terör eyleminde yaralanan 22 kardeşimizin çoğu taburcu edildi. Tedavileri süren 5 kardeşimize Mevla’dan acil şifalar temenni ediyorum.

Biz, ilahi mesajda buyrulduğu üzere, şehitlerin ölüler olmadığına, onların diri olduğuna tüm kalbimizle inanıyoruz. Aziz şehitlerimizin yüzü suyu hürmetine, onların fedakarlıklarıyla, onların hatıralarıyla hamdolsun vatanımızda huzur ve güven içinde yaşıyoruz. Burada şunu büyük bir iftiharla söylemek isterim; şehitlerimizin yakınlarının vakar, sabır ve metanetini gördükçe, nasıl asil bir milletin ferdi olduğumuzu çok daha iyi anlıyoruz. Aynı şekilde TUSAŞ çalışanlarımızın, yaşadıkları terör saldırısına rağmen dik ve dirayetli duruşu, her türlü takdirin üzerindedir. 'Hainlere inat, daha fazla çalışacağız, daha fazla üreteceğiz' diyerek bu milletin yiğitliğini, cesaretini ve korkusuzluğunu tüm dünyaya bir daha gösteren TUSAŞ’ın siz kahramanlarına, Türkiye Cumhurbaşkanı olarak, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.

'ÜLKEMİZİN GELECEĞİNDE TERÖRE, ŞİDDETE ASLA YER YOKTUR'

Türkiye'ye yönelik saldırıların terörle mücadeledeki azim ve kararlılığı asla geriletemeyeceğini kaydeden Erdoğan, "Ülkemize yönelik terör tehdidini kaynağında bertaraf etme noktasında asla rehavet içine girmeyiz. İster sınırlarımız içinde, ister sınırlarımız ötesinde olsun, nerede ülkemize yönelik bir tehdit unsuru tespit edersek, onu ortadan kaldırmaktan bizi kimse alıkoyamaz. Bunun için uhdemizde bulunan tüm imkanlardan, tüm araçlardan, terörü sona erdirecek her türlü vasıtayı devreye almaktan da çekinmeyiz. Son yıllarda yini terörle mücadele konseptimiz sayesinde bölücü terör örgütüne çok ağır darbeler indirdik. Sınırlarımız ötesinde yuvalanan teröristlere nefes aldırmıyoruz.

Pençe-Kilit Harekatıyla Irak sınırımızın güvenliğini tahkim ediyoruz. Suriye'deki operasyonlarımızla da güneyimizdeki terör yapılanmasını sınır şehirlerimizden uzaklaştırdık. Terörün olmadığı bir ülke ve bölge hedefimize ulaşana kadar, inşallah, bu mücadeleyi sabırla devam ettireceğiz. Elbette bunu yaparken, terör baronlarının ve onları taşeron olarak kullanan patronlarının oyununa gelmeyeceğiz. 40 yıllık tecrübemiz bize terörün asıl gayesinin milletimizin ezeli ve ebedi kardeşliğini dinamitlemek olduğunu öğretmiştir. Bunun önüne ancak, iç cephemizin mukavemetini artırarak geçebiliriz. 85 milyon birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde asırlardır olduğu gibi inşallah daha nice yüzyıllar boyunca bu topraklarda yan yana barış ve huzur içinde yaşayacağız.

İmamoğlu: Demokrasiye Olan İnancımızı Sürdüreceğiz İmamoğlu: Demokrasiye Olan İnancımızı Sürdüreceğiz

TUSAŞ çalışanlarımızın bir konuda gönüllerini ferah tutmalarını istiyorum: Bu tür kalleş ve hain eylemler, bölücü örgütün son çırpınışlarıdır. Ne bölgemizin ne de ülkemizin geleceğinde teröre, şiddete asla yer yoktur ve olmayacaktır. Devletimiz katil sürülerinden de bunların tasmasını elinde tutan ağababalarından da daha güçlüdür. Hepsinin hakkından gelecek, hepsini tepeleyecek kudret ve kuvvete Allah'ın izniyle ziyadesiyle sahiptir. Suriye ve Irak'taki terör yuvalarını bölücü alçakların başlarına geçirerek, şehitlerimizin kanını yerde koymadık. " diye konuştu. 

'SAVUNMA SANAYİ DE YERLİLİK ORANLARI YÜZDE 80'LERİ AŞTI'

Erdoğan, TUSAŞ'ın, Türk savunma sanayisinin karşılaştığı zorlu ve engellerin en canlı şahitlerinden biri olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Gazi Mustafa Kemal’in başlattığı sanayi hamlesinde savunma sanayimiz de bulunmaktaydı. Vecihi Hürkuş, Şakir Zümre, Nuri Demirağ, Nuri Killigil gibi müteşebbislerin gayretlerini bugün bile hayranlıkla hatırlıyoruz. Ancak bu vizyoner çabaların, içeriden ve dışarıdan birileri tarafından nasıl akamete uğratıldığını da hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye, çok erken başladığı, ilk etapta çok önemli mesafe de aldığı bu yarıştan maalesef kopartılmıştır. Savunma sanayii alanında ülkemiz neredeyse tamamen dışa bağımlı hale gelmiştir. Kıbrıs Barış Harekatı’nda, dışa bağımlı olmanın sakıncalarını, hem de acı bir şekilde tecrübe ettik.

Önce tehditle başlayan, ardından ambargoyla devam eden süreç, ülkemiz için kendi kendine yeten bir savunma sanayinin önemini göstermişti. Halkımızın desteğiyle kurulan silahlı kuvvetlerimizi güçlendirme vakıfları eliyle hayata geçen ASELSAN, TUSAŞ, HAVELSAN, sonrasında ROKETSAN gibi kurumlar bu sürecin ürünleridir. Merhum Erbakan Hocamızın bu kurumların ülkemize kazandırılmasında gerçekten emsalsiz katkıları olmuştur. 1985 yılında rahmetli Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı kuruldu. 2004 yılındaki Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısı, milli savunma sanayimiz açısından bir dönüm noktası teşkil etti. Bundan sonra dışarıdan hazır alımlar yerine ihtiyacımız olan ürünleri yerli ve milli imkanlarla geliştirmeye, yerelden temin etmeye ağırlık verdik. Bunun müspet sonuçlarını da gördük ve görüyoruz. Uyguladığımız politikalarla yüzde 20’lerde olan savunma sanayii yerlilik oranı, bugün yüzde 80’leri aştı. Bini aşkın yerli savunma sanayii projesi ve 100 milyar dolarlık proje portföyü ile bu alanda kendi kendine yeten bir ülke konumuna geldik. Savunma sanayiimiz 3 bin 500’ü aşkın firması ve 90 bini aşkın çalışanıyla Türkiye ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörler arasında yer alıyor" diye konuştu.

'MİLLİ GÜVENLİĞİMİZ İLE İLGİLİ ADIMLAR ATARKEN KİMSEDEN İCAZET ALMIYORUZ'

Türkiye'nin İnsansız Hava Araca pazarında dünyanın açık ara en büyük üreticisi olduğunu söyleyen Erdoğan, "2018'den bu yana dünya genelindeki silahlı İHA satışlarının yüzde 65'ini TUSAŞ’ın aralarında olduğu Türk şirketleri gerçekleştirdi. Bakınız, daha önce bize silah verenler, attığımız kurşunların çetelesini tutardı, kimi zaman da bunun hesabını sorardı. Teröre karşı yürüttüğümüz mücadelede sürekli engellerle karşılaşırdık. Hamdolsun artık kendi geliştirdiğimiz silahları kullanarak tüm bu sorunları aştık, aşıyoruz. Milli güvenliğimize dair konularda adım atarken, artık kimsenin icazetini aramıyoruz. Tabii bununla yetinmeyeceğiz. Önümüzdeki dönemde İHA ve SİHA’ların yanı sıra, insansız ve otonom deniz araçlarından denizaltı platformlarına ve uçak gemilerine kadar çeşitli muharip deniz platformlarının geliştirilmesine ağırlık vereceğiz.

Katmanlı hava savunma sistemlerimizin güvenliğimiz açısından ne kadar hayati önemde olduğu bugün çok daha iyi anlaşılıyor. Terörist sızmaların engellenmesinden hasım unsurlardan gelebilecek taarruzların önlenmesine birçok asimetrik tehdidin bertaraf edilmesinde katmanlı hava savunma sistemlerimizin güçlendirilmesine ihtiyacımız var. Onların demir kubbesi varsa biz de dedik; bizim de Çelik Kubbe’miz olacak. Şimdi Çelik Kubbe’yi yapacak mıyız? Yapacağız. Onlara bakarak ‘bizde niye yok’ demeyeceğiz. Uzun menzilli füze kabiliyetlerimizi de arttıracağız. Sistemler Sistemi Çelik Kubbe’yle inşallah bu kapasiteye erişeceğiz. Yine bu süreçte uzun menzilli füze kabiliyetlerimizi de artıracağız. Dosta güven aşılayan, düşmanlara korku salan bir caydırıcılığa ulaşıncaya kadar hiçbir alanı ihmal etmeden hep birlikte çalışacağız" dedi. 

Kaynak: dha