Günümüzde radyoloji ve onun alt branşı girişimsel radyolojinin hastalıkların tanı ve tedavisinde geniş bir kullanım alanına sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Erol, “X ışınlarıyla çalışan cihazlarımız direkt röntgen, mamografi, bilgisayarlı tomografi, floroskopi ve anjiyografi cihazlarıdır. Bunun yanı sıra ses dalgalarıyla çalışan ultrasonografi ve radyo dalgalarıyla çalışan manyetik rezonans görüntüleme cihazlarımız da mevcut” ifadelerini kullandı.
‘AMELİYATSIZ ÇÖZÜM’
Radyolojinin bir alt dalı arasında girişimsel radyolojinin yer aldığını ve tedavi amacıyla organlara minimal invaziv tekniklerle müdahale etme imkanı tanıdığını dile getiren Prof. Dr. Erol, “Girişimsel Radyoloji, iğne deliğinden, damar içinden veya dışından organlara ulaşıp mikro tekniklerle hastalıkları tedavi etmeyi mümkün kılıyor. Damar içi yöntemlerle özellikle damar tıkanıklıkları veya baloncuk oluşumları gibi sorunlar ameliyata gerek kalmadan çözülebiliyor” dedi.
‘TEKNOLOJİK GELİŞMELER SÜRECİ HIZLANDIRIYOR’
Girişimsel radyolojinin, teknolojinin ve yapay zekanın sağlık alanında kullanımının artmasıyla gelişim gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Erol, “Gelecekte hastalık tanı ve tedavi sürecinde daha az invaziv tekniklerle, yani ameliyatsız yöntemlerle daha etkili sonuçlar alınabileceğine inanıyoruz. Yapay zeka ile desteklenen yeni nesil radyolojik cihazların, tanı süreçlerini daha hassas ve hızlı hale getireceği öngörülüyor. Girişimsel radyoloji hastalıklı dokulara yapılan mikro müdahalelerle ameliyat gerektirmeyen çözümler sunuyor. Bu yöntemle kanser tedavilerinde, kanseri besleyen damarların kapatılması, biyopsi alınması ve tümörlerin iğneyle yakılarak tedavi edilmesi mümkün hale geliyor. Vücudun herhangi bir yerinde biriken sıvıların dışarı alınması, apselerin tedavisi gibi durumlarda da girişimsel radyoloji hastaların hayat kalitesini artırıyor” diye konuştu.