Geldiğinde, takım saha içinde başarısızdı ve saha dışında huzursuzluk vardı. Hem yönetim hem de teknik açıdan sıkıntılı bir dönemdeydi. Ancak Eroğlu'nun yaptığı dokunuşlarla 21 galibiyet, 7 beraberlik aldı ve 70 puan kazandı. Sadece 8 kez yenildi.
Sadece saha içi başarıları değil, aynı zamanda futbolcuları ve camiayı da bir hedefe inandırdı. Geçen sezonun başarısı büyük ölçüde onun eseridir. Başkan da bu başarıyı takdir ederek 3 yıllık kontrat ve Süper Lig başlangıcı gibi bir ödülle ona değer verdi.
Ben de kişisel olarak Hüseyin Eroğlu'nun Süper Lig'de de başarılı olacağına inanan ve güvenen biriydim. Ancak bu sezon başında neler olduğunu anlamak zor. Güç zehirlenmesi mi, yoksa kişisel egolar mı öne çıktı, bilemiyorum.
Saha içi performans, transferler, Süper Lig planlaması yerine farklı şeylerle ilgilendi. Küçük işlere kaptırdı kendini. Oysa sadece transfere odaklansaydı, sadece takımı hazırlayacak teknik taktik ve fiziksel gelişimle ilgilenseydi geçen sezon geldiğinde yaptığı gibi bugün farklı şeyler konuşuyor olabilirdik.
Ancak hoca, 3 yıllık kontrat aldıktan sonra saçma transferlere onay verdi, kulüp doktorunu değiştirdi, beslenme uzmanını altyapıya gönderdi. Fizyoterapisti değiştirdi. Kulüp medya çalışanının işine son verdirdi. Bunların yerine de kendi doktorunu, kendi beslenme uzmanını, kendi fizyoterapistini getirdi.
Enerjisini küçük işlerle harcadı ve konsantrasyonunu saha içine veremedi. Oysa güzel hayaller kurdurmuştu tüm camiaya. 5 haftada geldiği noktada takım ne transferlerde başarılı sonuç alabildi, ne saha organizasyonunda umut verebildi. Umarım bu deneyimden bir ders çıkarır. Çünkü gerçekten Türk futboluna değer katacağına inanıyorum. Yolun açık olsun Hüseyin Eroğlu."