Kalpler ve Akıllar Arasında Sıkışan Bir Kulüp: Samsunspor

Bir kulübün sahada kazanması kadar, saha dışında güçlü durması da gerekir.

Kalpler ve Akıllar Arasında Sıkışan Bir Kulüp: Samsunspor

Çünkü modern futbol sadece 90 dakika değil, aynı zamanda yönetimsel refleks, taraftar psikolojisi ve kamuoyu algısının da oyuna dahil olduğu çok katmanlı bir mücadeleye dönüştü. Samsunspor ise son dönemde bu mücadelenin içinde, ne yazık ki kendi ayağına çelme takan bir takım görüntüsü veriyor.

Başkan Yüksel Yıldırım’ın geçen sezon Galatasaray maçı sonrası yaptığı açıklamalar hala kulübün ensesinde bir gölge gibi duruyor. "Kalpler ve akıllar çelişti" demek, belki o gün için duygusal bir ifadeydi ama bu cümle, Emre Kılınç ve Okan Kocuk’un üzerine post-it gibi yapıştı. Ne siliniyor, ne unutuluyor. Başkanın her platformda bu konuyu tekrar tekrar açması da, o post-it'in fosforunu arttırıyor.

Unutmayalım; futbolcu da insan. Kafasıyla, kalbiyle, sosyal medyasıyla, tribünüyle yaşıyor bu oyunu. Taraftarın tribünden yargıç koltuğuna oturup "kim nereli, kim hangi takımı tutuyor" diye hesap sorması, futbolun sahadaki gerçekliğini perdeleyen en büyük yanılgıdır. 

Samsunspor Kalp 1

İki sezondur bu formaya ter akıtan, maç kazandıran, takımın yükünü sırtlayan oyuncuları, başkanın geçmiş bir beyanıyla bugün yargılamaya çalışmak futbolun tabiriyle “topu rakibe vermektir.” Oyuncuya inanmıyorsan, çıkarken sırtını sıvazlama. İnanıyorsan, onun saha dışı kimliğiyle uğraşma.

Bugün Samsunspor, Avrupa hedefi koyan bir takım. Ama Avrupa hayali kuran bir kulübün içindeki bazı yapılar hala amatör ligdeki gibi davranıyor. Taraftar gruplarının antrenmana gidip oyuncuya “ayar” vermesi, en basit deyimle “topa basıp, geri dönmemektir.” Futbolcuyu baskıyla değil, destekle oynatırsınız. Yoksa ayarı kaçan her vidanın kulakları sıyırmaya başladığı bir düzene dönüşürsünüz.

Başkanın Galatasaray sempatisi, tribün liderlerinin başka renklere olan gönül bağı derken, Samsunspor şu an bir futbol takımı gibi değil de, gönül karmaşası yaşayan bir futbol derneği gibi görünmeye başladı. Bu işin adı da artık “samimi futbol” değil, “çelişkiler karması.”

İyi futbolcu, sahada işini yapan futbolcudur. Takımına katkı sağlayan futbolcuya, geçmişte hangi formayı giydiğini ya da hangi takımı tuttuğunu sormak, final maçında ofsaytı VAR’a değil tribündeki “muhabbet ortamına” sormak gibidir. Ciddiyet dışıdır.

Samsunspor’un asıl ihtiyacı, futbolcunun kalbini sorgulamak değil; takımın yüreğini sahaya yansıtmasını sağlamaktır. Başkanından taraftarına kadar herkesin artık aynaya bakma zamanı gelmiştir. Çünkü futbol sahada oynanır, kulislerde değil. Ve bazen, topa değil, söze basmak gerekir.