Samsun sayısız doğal güzelliğe sahip.
Ama sadece sahip. Hafızalara kazınsın diye bir defa daha yazayım; sadece sahip.
Allah’ın şehrimize lütfettiği bütün bu doğal güzelliklerin tanıtımını yapabiliyor muyuz? Sorunun cevabını aslında hepimiz çok iyi biliyoruz.
Ya-p(a)-mı-yo-ruz!
Hem de elimizde tarihi bir fırsat varken. Nedir o tarihi fırsat: Kruvaziyer turizmi.
Bir süredir Rusya’dan turistler geliyor ülkemize ve tabii şehrimize. Ortada somut bir müşteri var yani. Elimizdeki fırsatın farkında değiliz ve yeterince kıymetini bilmiyoruz.
Şehrimizi yönetenler… Değerli büyükler…
Hiçbir turist Samsun’a sadece ama sadece alışveriş yapmaya ya da karnını doyurmak için yemek yemeye gelmiyor. Alışveriş merkezlerinde ya da yabancılar pazarında vakit geçirmek için o gemiden dışarı adım atmıyorlar. Bu taleplerini kendi ülkelerinde de karşılayabilirler.
İşin profesyoneli olanlar daha iyi bilir ama bir kruvaziyer turisti geminin yanaştığı şehirde 6-7 saat kalabilir.
Mesela gemiden inan biri Vezirköprü’deki doğa harikası Şahinkaya Kanyonu’nu görmeye nasıl gidecek?
Kızılırmak Deltası’na, Kuş cennetine, Subasar Ormanı’na nasıl gidecek?
Yaylalara nasıl gidecek?
Bunun için kamudaki turizmi yöneticilerinin, turizm şirketlerinin ne gibi faaliyetleri ya da yol haritaları var?
***
Yıl 2018…
Özel davetle birçok Rus influencer Samsun’a getirildi. Bu kişiler kaldıkları otellerde ve gezdikleri yerlerde içerik üreterek sosyal medya hesapları aracılığıyla kentin tanıtımını yaptılar.
Bence kent tanıtımı için güzel projeydi. Bu ve benzeri pazarlama hamleleri süreklilik arzettiğinde ve çeşitlendirildiğinde etki üretir. Bugün kruvaziyer gemileri Samsun’a geliyorsa o projenin de mutlaka etkisi vardır.
Samsun için bir adım atalım. Bu fırsatı kaçırmayalım. Turistlere gemiden indiklerinde Samsun’da neler yapabileceklerine dair bilgilendirmeler yapalım.
Gezilecek yerler, tadına bakılacak lezzetler, rotalar, tavsiyeler…
Samsun Büyükşehir Belediyesi ticari değer oluşana kadar kruvaziyer gemisinin geldiği günlerde expres otobüslerle turistleri bu doğal güzelliklerin olduğu yerlere götürebilir.
Rusça bilen rehberlerle gidilen yerler tanıtılabilir.
Turizm ‘potansiyel’de kalmasın, ‘somut’ olarak gerçekleştirilsin.
Önce gerçekçi olalım, stratejiyi belirleyelim, fiziksel altyapıyı kuralım, pazarlama ve iletişim çalışmaları yapalım.
Yanlış anlaşılmasını istemem. Asla bunlar yapılmıyor demiyorum bazı çalışmalar yapılıyor ama yeterli değil.
Daha çok kafa patlatmak, emek koymak, çaba harcamak, daha çok insanı Samsun’un turizmden gelir üreteceğine inandırmak gerek.
Kruvaziyer gemileri Samsun’a geliyor ama kalıcı olması için turistleri getiren kişilerden/kurumlardan geri bildirim alalım.
Daha agresif adımlar atmazsak belki bir adım ileri gideriz ama hayal edilen sıçramayı bir türlü yapamayız.
Bakış açımızı değiştirmezsek, ‘gelenleri horonla mı halayla mı karşılayalım?’ kavgasına girişirsek bugün Samsun yerine Amasya’ya giden turistler yarın Ordu’ya, diğer gün Sinop’a gider. Bize de kaçan balığın büyüklüğünden şikayet etmek düşer.
Samsun’a gelen bu büyük balığı kaçırmayalım!