İki kişi içeri girdiler. Çocuk torunu yaşında, gözüken o.
-Oğlum, dedi.
-Küçük biraz, dedim.
“Sonlama” Müdürüm dedi. Tütün sözlüğünde; en son, yağmurlardan sonra gelen filiz yapraklar için kullanıyoruz sonlamayı.
105 kilo tütün üretmiş. Yağış olmadığından. Sonlama olmayınca miktar çıkmamış. Masadan bir kalem aldı, “aha bu gader galdılar Ersün bey” diyerek boy anlamında tastik istedi. Ersün tepki vermedi.
Gara lastiği seni maziye götürüyor. Giydiğimizden değil hatırladığımızdan. İçinde elde örülmüş beyaz patik, rengi solmuş griye çalıyor. Onun içinde de siyah çorap ile paça toplanmış.
Zoraki bir konuşması var. Kekeme gibi. Yada Fonolojik ve artikülasyon bozukluğu tarzında. Anadolu’da vefat yoktur mefat vardır ya. Mesela “Rahmetli geçenlerde mefat etti.” Örneği İbrahim Abi stiline yakın.
Her dediğini doğru anlatıyor fakat telaffuzda sıkıntı yaşıyor.
İbrahim Abi ”105 kilo tütün ile nasıl geçim sağlıyorsun ?” diye sordum. Fitre ve zekât müessesesi ile cevabını aldım. Abim müessese demedi tabi.
Sonlamanın okulu bıraktığını mesleğe vereceğini söyleyince kekeleyerek, yazıhaneden kuaför tavsiyesi geldi aniden.
Başka biri “Eli erken gırılsın, şimdi başlarsa usta olur” dedi ve ileride paranın annesi ile ilgili olumsuz ve kaba bir tabir kullandı. Parayı kazanmanın hayali, hırsı bile yoldan çıkarıyor insanı diye düşündüm.
İbrahim Abi cümleye geç girdiğinden hatta girmekte zorlandığından ilk kelimeyi üretene kadar;
“İnşaaat ustası olsun, para gırar” önerisi duyuldu, sıska, uzun ve papaklı birinden. Kırılacak paranın esnekliği, zorluğu ve soğukluğu nedeniyle etraftan destek görmedi.
“Alenktirik ustası var benim emicem, dört dairesi bi dukkanı oldu. Zamanında gitti Merzifon’a. Biz geç kaldık.” şeklinde başka bir çıkış oldu. Bir Can Yücel şiirinde yaşayan adamdan.
“Ben geç kalmış bir yolcuyum
hayata..!
Sen ise,
Bir kaç durak uzağımda kalan mutluluk..!!”
Sonlama; sessiz, derin ve manasız baktı boşluğa. Ortama kendini ait hissetmediğini belli etti. Babasına baktı.
İbrahim Abi ikinci bir cümleye başlayamadan, son cümleyi zannediyorum düşünerek ve planlayarak zorlanmadan, sonlamanın elinden tutarak söyledi;
“ Ersün bey, sen benim sözleşmemi ayarlarsın. Biz köye gidiyoruz. 2.5 dönüm dikeriz gene Allah’ın izni ile”