Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, partisinin Genel Başkanı Fatih Erbakan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Türkiye’de hukukun işleyişi, ekonomik sıkıntılar, Gazze’de yaşanan insanlık dramı ve hükümetin politikalarına dair sert eleştirilerde bulunan Kılıç, hükümeti toplumsal huzursuzluğun bedelini ödememek için dikkatli olmaya çağırdı.
“Türkiye Hukuksuzluk ve Yargı Krizi Yaşıyor”
Suat Kılıç, Türkiye’de hukukun sınırlarını zorlayan yargısal faaliyetlerin toplumu endişeye sürüklediğini belirterek, bu durumun vatandaşlarda büyük bir huzursuzluk yarattığını söyledi.
“Türkiye’de hukukun sınırlarını zorlayan yargısal uygulamalar, toplumda derin bir endişe ve gerilim yaratmaktadır. Bu tablo, halkın akıl ve ruh sağlığını olumsuz etkileyebilecek boyutlara ulaşmıştır. Toplumsal huzursuzluğun bedelini her zaman iktidarlar öder. Bizden söylemesi! Dost acı söyler ama hakikati söyler.”
Kılıç, özellikle belediyelere yönelik operasyonlar ve siyasi tutuklamalar konusunda hukukun somut delillere dayanması gerektiğini belirterek, muhalefet üzerindeki baskının giderek arttığını vurguladı.
“Belediye başkanları gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Peki, bunun maddi delilleri nerede? Somut gerekçeler açıklanmadan yapılan gözaltılar, hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Türkiye'de öyle bir noktaya geldik ki, konuşsan da sussan da sıra sana geliyor.”
“Türkiye Ekonomik Çıkmazda: Ramazan Öncesi Halk Zor Durumda”
Yaklaşan Ramazan ayı öncesinde ekonomik koşulların kötüleştiğini söyleyen Kılıç, vatandaşların temel gıda ürünlerine bile ulaşmakta zorlandığını ifade etti.
“Vatandaşlarımız mübarek Ramazan ayına buruk ve mahzun giriyor. Hurma, zeytin, kayısı gibi temel iftarlıklar bile artık camın gerisinden izleniyor. Ramazan pidesi, et, kıyma, kuru yemişler uçtu gitti. Sucuğun, pastırmanın artık televizyon reklamlarından başka bir yerde görülemediği günleri yaşıyoruz. Ramazan fırsatçıları da iş başında, gıda fiyatları kontrolsüz şekilde yükseliyor.”
Hükümetin Ticaret Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı aracılığıyla fiyatları denetlemek yerine seyirci kaldığını belirten Kılıç, hükümetin vatandaşın sorunlarına çözüm üretmediğini dile getirdi.
“Ticaret Bakanlığı piyasayı kontrol etmek için nerede? Tarım Bakanı gıda arzını artırıp fiyatları denetlemek için ne yapıyor? Bakan çok ama vatandaşın halini gören yok!”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fitre miktarı olarak belirlediği 180 liraya da tepki gösteren Kılıç, bu rakamın ekonomik gerçeklerle uyuşmadığını belirtti.
“Diyanet fitreyi 180 lira olarak açıkladı. Dört kişilik bir ailenin bir aylık iftar ve sahur masrafı 43 bin 200 lira! Gerçekten bunu hesapladınız mı? İnsanlar Ramazan’ı nasıl geçirecek?”
“Gazze’de İnsanlık Dramı: Müslümanlar Açlık ve İşgal Altında”
Suat Kılıç, Gazze’de yaşanan trajediye de değinerek, Müslüman dünyasının derin bir yokluk ve zulüm içinde Ramazan ayına girdiğini söyledi.
“Dünyada milyonlarca Müslüman, toprakları işgal altında, evleri başlarına yıkılmış, aç ve çaresiz bir şekilde Ramazan ayına giriyor. İsrail’in Gazze’de uyguladığı zulmü durduracak bir güç kalmadı mı? Türkiye olarak daha etkin bir duruş sergilememiz gerekmiyor mu?”
“PKK Bitirilmeli Ama PYD-YPG de Yok Edilmeli”
Güvenlik politikalarına da değinen Kılıç, Türkiye’nin Suriye’de YPG ve PYD’nin varlığını kabul etmemesi gerektiğini belirtti.
“Türkiye’ye YPG’nin varlığını kabul ettirmek için tasarlanan göstermelik ‘terör bitti’ adımlarını inandırıcı bulmuyoruz. ABD ve İsrail’in desteklediği YPG, Suriye’de gücünü korudukça PKK asla tamamen bitmez. Türkiye bu konuda gözünü açık tutmalı.”
Kılıç, DEM Parti heyetinin İmralı ziyareti hakkında da net bir tutum sergileyerek, terörle mücadelenin yarım bırakılmaması gerektiğini vurguladı.
“Başkomutanlık Yetkileri Muhalefeti Susturmak İçin Kullanılamaz”
Suat Kılıç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son açıklamalarına da değinerek, Başkomutanlık yetkisinin iç siyasette bir tehdit unsuru olarak kullanılmaması gerektiğini ifade etti.
“Evet, anayasa gereği savaş durumunda Cumhurbaşkanı başkomutandır. Ancak Türkiye şu anda bir savaşta değil! Başkomutanlık yetkileri, muhalefeti susturmak için kullanılmaz. Böyle bir tehdit dili, savaş zamanlarında bile görülmez. Hukukun sınırları içerisinde kalmak hükümet için zorunluluktur.”