Samsunspor, 19 Mayıs Stadı’ndaki son iç saha maçında Alanyaspor ile berabere kalarak adını 2024-2025 sezonunda ‘Süper Lig’de oynayacak takımlar’ arasına yazdırdı.
Gelin bir sezon değerlendirmesi yapalım.
Dönemin Samsunspor Teknik Direktörü Hüseyin Eroğlu, sezon öncesi ‘hedef ilk 10’ açıklaması yapmış, Başkan Yüksel Yıldırım da bu hedefi doğrulayan beyanlarda bulunmuştu.
Sezon öncesi verilen iddialı demeçlerle sezon içindeki performans eşleşmedi. Sivas beraberliğiyle lige giriş yapıldı. Üst üste oynanan Fenerbahçe, Kayseri, Galatasaray, Antalya maçları kaybedildi.
TFF 1.Lig’deki performansıyla bolca ‘övgü’ alan Teknik Direktör Hüseyin Eroğlu, bolca ‘yergi’ ile karşı karşıya kaldı. Yeterliliği sorgulanınca Eroğlu daha fazla devam edemedi, gitti.
Eroğlu’nun ardından oynanan Gaziantep maçına Antrenör Emre Bayraktar, Rizespor maçına Futbol Direktörü Fuat Çapa ile çıkıldı çıkılmasına ama sonuç yine değişmedi. Bu iki maçtan da puan alınamadı.
Ligin ilk 7 haftası sonunda Samsunspor’un karnesi bolca kırık notla, zayıfla doluydu.
Oyun kalitesi de oyuncu kalitesi de tatmin edici değildi.
Üst üste oynanan 6 maçın kaybedilmesi camiada umutsuzluğa sebep olmuştu.
Sadece 1 puan alınabilmişti ve puan sıralamasındaki yer kabul edilebilir değildi.
En kötüsü ise yöneten iradenin sorunları çözebileceğine dair kimsede olumlu kanaat yoktu.
O karanlık günlerde Samsunspor, Markus Gisdol ile anlaştığını açıkladı.
Gisdol, Alman idi ve şatafatlı bir CV’si yoktu.
Türk futbol ekosistemi içinde adı bilinen biri değildi. Üstelik kendisi de ligi bilmiyordu.
Başkan Yüksel Yıldırım, günün koşullarında risk alarak takımı, adını kimsenin bilmediği bir isme emanet etti. Performansına bakıldığında iyi ki etmiş diyor insan.
Peki mesaiye başladığında ne yaptı Gisdol ve ekibi?
Birinci adım tespit idi. Oynanan maçları izlediler, takımın neyi yaptığını, neyi yapamadığını analiz ettiler.
İkinci adımda teşhis koydular. ‘Oyuncu yeterliliği’ dezavantajını ‘oyun yeterliliği’ ile avantaja çevirecek taktik belirlediler.
Üçüncü adım tedavi süreciydi. Taktiği ezberletebilmek, fiziksel kapasiteyi yükseltmek için antrenmanlara yüklendiler.
Birlikte sevinen, üzülen ‘takım ruhu’ için saha içinde, dışında çaba harcadılar.
Hatay ve İstanbul maçlarını kazanarak küsen taraftarları takımla barıştırarak onların desteğini arkalarına aldılar.
Ve sonuç…
Basit ve etkili oyun planı tribünlerden gelen destekle birlikte özellikle iç sahada çok işe yarayınca Samsunspor ligde kalması için yetecek puanları toplayabildi.
Samsunspor gelecek sezon Süper Lig’de oynamaya devam ediyorsa bunda en büyük pay sahibi Teknik Direktör Markus Gisdol.
Gisdol’e, ekibine teşekkür etmeli. Düşen takımı elinden tutarak ayağa kaldırdılar.
Kişisel kapasitelerini zorlayan, ellerinden geleni yapan futbolcuları iyi niyetli çabalarından ötürü kutlamalı.
Ve tabii taraftarlar. Samsunspor’u özellikle 19 Mayıs Stadı’nda yalnız bırakmadılar. Teknik heyetin, futbolcuların her zaman yanlarında oldular. Samsun’u rakipler için oynaması zor deplasman haline getirdiler. Her türlü övgüyü hakettiler.
Bu hafta sonu oynanacak Karagümrük maçıyla lig bitecek ama Samsunspor’u yönetenler için kritik kararlar alınacak bir transfer dönemi başlıyor. Üstelik bu yeni dönem bol sorulu belirsizlikle başlıyor.
Hoca kalacak mı? Giderse yerine kim gelecek?
Transfer yasağı var mı? Varsa transfer yapamadan kadro nasıl güçlendirilecek?
Yasak yoksa ve transfer yapılabilecekse hangi pozisyona hangi oyuncular alınacak?
Kadrodan gönderilmek istenenler kim? Ya da ayrılma planı yapanlar var mı?
Kiralıktan dönen futbolcularla ilgili tasarruf ne? Türkiye ikincisi U19 takımından takıma monte edilecekler var mı?
Gördüğünüz gibi soru çok ama henüz hiçbiri için yanıt yok.
Görülen o ki Samsunspor’u yönetenler bu yaz çok terleyecek.
Şimdiden Başkan Yüksel Yıldırım ve Futbol Direktörü Fuat Çapa’ya kolay gelsin.