Osimhen haksız rekabet, gerisine bakmadan, sadece 3’de bulduğu golde görebilmek mümkündü bunu.
Hiçte kolay olmayan pozisyonda, en yüksekte buluştuğu topa yaptığı kafa vuruşu ve topu gönderdiği yer, her baba yiğidin yapabileceği bir şey değildi. Star olabilmekten geçiyor sadece bu.
Osimhen gibi dengeleri değiştiren diğer isim ise ilk 45’de verdiği ili kritik karar ile Halil Umut Meler oldu. Önce Galatasaray’ın ilk golü öncesi olmayan faulü Barış Alper’in el kol hareketleri sonrası verdi Meler, sonra ise Ntcham’ın penaltı beklediği pozisyonda ‘devam’ diyerek ilk 45’e direkt damga vurdu.
Oyna kararına Samsunsporlu oyuncuların tepkisizliği ise nereden bakarsanız bakın, şaşırtıcı bir durum. Türk futbolunun yazılı olmayan kurallarını bilmiyorsanız eğer, zaten baştan kaybetmişsinizdir demek. Maalesef, acı ama gerçek olan da bu.
Ntcham’ın penaltı golü sonrası ise oyunun momentumunun konuk takıma geçmesi işten bile değildi. Tabii önce Ntcham’a bir parantez açmak lazım. Daha yeni, Kasımpaşa’da iki penaltı kaçıran bir oyuncunun, böylesi bir anda özgüvenle yeniden topun başına geçmesi kral bir hareketti. Büyük oyuncu refleksiydi onun ki.
Zaten tetikte bekleyen komploculara meramını anlatmakta zorlanacaktır yediği hatalı gol sonrası Okan. İki autu taca atarken gördük aslında yaşadığı stres ve baskının izlerini. Kolayı yapamadı bu nedenle bariz bir şekilde. Kişisel süreci yönetme konusunda ki yetersizlikten söz edilebilir şimdi, tabii geçen sezon yaşanan benzer sürecin doğru yönetilememesinden de.
Bir fırsat kaçtı, öyle ya da böyle. Ama rahatlıkla bir meydan okumadan söz edilebilir.
Temelde farkı santraforlar belirledi. Osimhen, şapkadan tavşan çıkarırken, Marius vuruş ve tercih hataları ile kolayı zora çevirdi.
Santraforun kadarsın bu gibi durumlarda. Büyük santrafor büyük para. Dünya futbol piyasasının değişmeyen kuralıdır bu!