Büyük kar bekleniyor. Altay kar fırtınası. Ayı figürlü. Rusya’dan geldiği için adını öyle koymuşlar. Yani kar Ayı ile beraber fırtına gibi geliyor.
Modern meteorologlar yeni gelen hava sistemlerine böyle isimler veriyorlar artık. Eskiden sadece Balkanlardan gelirdi, oturur giderdi.
Bir metre yağardı. Okullar tatil olur muydu, olsa da bizim haberimiz var mıydı hatırlamıyorum. Haberler 20.00 de başladığı için haber alınamıyordu gün içinde.
Şimdi Ayı gelmeden paniği geliyor. “Vali bey yarın tatil verse de okula işe gitmesek ne iyi olur.”
Geçen gün Erzurumlu bir abla en ufak bir kar haberinde okulları tatile giren büyük şehirli ailelere “sizinkiler çocukta bizimkiler kutup ayısı mı” diye serzenişte bulunmuştu. Sadece tebessüm değil düşündüren de bir felsefi tespit.
TV’deki muhabir öyle bir panik halinde kar haberi veriyor ki Rusya’dan Ayı değil Kızılordu gelmiş sanırsın. Fakat enteresan bir şekilde arka fonda kardan iz yok, eser henüz oluşturulmamış.
Bunlar hep yolda yaşayacağımız sıkıntıların önden önyargısız bir şekilde düşünülmesinden kaynaklanıyor.
Bir şeyler eksik çünkü. Kış lastiği. Araç bakımı. Kasko. Ve bir de medeniyet.
Geçen karda Kocadağ’a çıktık Müdürümle. Bizde ritüel, merkeze kar yağarsa, Kocadağ’a mangal kurulur. Alıcı kuşlar gibi başımızın üstünde dönüp duran kar taneleri en güzel fotoğrafları verirken bizim için biz kar kutsama ritüelini gerçekleştiririz. Tavsiye ederim. Hayatı gelişine yaşamak.
Tabii Ayılardan fırsat bulabilirseniz. Sadece iki yönlü trafiğe açık dar bir yola çift sıra park yapma özgürlüğü nereden satın alınır. Ya bu salahiyetin cesareti. Medeniyetimizi; araçlarımızın marka ve modelleri ile mi taçlandıracağız, yoksa nasıl park yapılacağını, dar alanda birbirimize nasıl nezaketli davranışlar göstereceğimizi güler yüzümüzle pekiştirerek mi. Sadece kendimiz için değil, sahayı beraber, hep birlikte kullanma mutluluğunu ne zaman tadacağız. Artık zamanı gelmedi mi.
Rusya’dan gelen Ayılı Altay kar fırtınasının üzgün ve modu düşmüş toplumumuzu ne kadar yükselttiğini ve mutlu ettiğini gözlemliyoruz değil mi.
Sanki ince bir çizgi kaldı mutluluğa. Ayılardan ve uygulamalarından uzak durduğumuzda ve ayılığı azalttığımızda hoop diğer tarafa geçecekmişiz gibi.