Şimdi düğün zamanı. Şenlikler, mutluluklar, kahkahalar, tebessüm eden mimikler.. Candan kucaklaşmalar, göğüsten yan masaya selam göndermeler.

Dikkatle masaya oturulup, masalar şöyle bir göz ucuyla denetleniyor. Gelenler tespit ediliyor. Gelmeyenlerin dedikodusu yapılıyor. Rutubetten; kuru pastalar yumuşamış, çerez tabağı içinde fıstıklar duş almış kadar ıslak fakat bozuntuya vermeden arada atıştırılıyor. Cola ile fanta sudan çıkmış palamuta dönmüş.

Gurbetçiler daha süslü. Yerliler biraz daha muhafazakar. Çok mutlu olanlar kadar suratsız kümeler de gözlemleniyor etrafta. Düğünden değil kişisel betlik bu. Mutsuzluk abidesi görünümlü heykel duruşu.

Köylerde silah yarışları göze çarpıyor. Kuru sıkılar atılıyor masada ve biraz uzakta. Sonra acemiler deneme yapıyorlar meskün mahal dışı sayıp ortamı ve basıyorlar tetiğe. En fazla patlayan silahın sahibi alay komutanı tadında etrafı kesiyor ve hazirunun önünden uygun adımla geçiyor. Alkış istiyor gibi ama garip surat ifadeleri ile karşılanıyor.

Kent düğünleri daha sakin. Silahsızlıktan değil sıradanlıktan. Ezberlenmiş konseptler icra ediliyor. Gençlere bir dayatma olduğu aşikar. Onlar söyleneni yapmakla mükellef. Bazısı ne yaptığının farkında değil bazısı da farkında fakat orada değil. Gözlerinden anlıyorum. Duymuyor ve söyleneni anlamıyorlar sadece bakıyor tepki vermiyorlar.

Ani telaş ortama büyük bir zat-ı muhteremin giriş yaptığının veya yapacağının habercisi. Protokol tüm düğünlerde aranılan ve beklenen grup. Geldi gelmedi diye papatya falı bakılıyor. Etrafa verilecek bir güç gösterisi gerekiyor anlaşılan protokol üzerinden.

Gençler en güzel günlerine imza atıyor şahitler ise tasdikliyor. 

Bir yün yastıkta kocamanın yerini artık çift  elyaf yastıkta yaşlanma almış olabilir ama  nikah memuru adet kabilinden duasını mazide kalan bu deyim ile kapatıp alkış talep ediyor, gerisi vur patlasın çal oynasın…

Madalyonun diğer yüzünde ise yüzlerin pek gülmediği haberleri geliyor. Geçen gün bir avukat arkadaşım ile çay yudumlarken Eflatun’da; Samsun merkezde şu ana kadar 5.000 çiftin boşanmak için mahkemelere başvurduğunu öğreniyorum. Çay yolunu şaşırıyor, yutkunamıyorum. Yıl sonuna kadar dosya sayısı 10.000’i bulur Abi diyor.

Boşanmada ne kalabalık aranıyor ne de protokol. Her şey daha sade ve sessiz. Hatta habersiz. Toplumda bir çözülme var. Habersizce gelişiyor bu çözülme.

Büyük halk kitleleri beklenilenin aksine kabuk değiştiriyor. Kapalı kapılar ardında veriliyor bu değişim kararları. Gelenekçi kesimlerin yoğun çabası yetersiz. Bir süre sonra dayatılan gelenekler de kaybolacak. Yeni ritüeller oluşturacak gençler eskiden çok farklı. Ya direneceğiz kalıcı olması için ya da kabulleneceğiz hayatın doğası gereği.

Seçim bize kalmış…

“Düğün dernek hep bir örnek” = Olayların veya yapılan işlerin hep birbirine benzediğini anlatan bir söz.