Yazarımız Hakan Karaali, Samsun'un markalaşan festivali Kapıkayafest'in bu yıl tasarruf tedbirleri gerekçe gösterilerek yapılmayacağını kaleme aldı.
Kapıkayafest’in yapılmayacağını duydum. Tasarruf tedbirleri. Öyle dediler.
Tasarruf ile tasavvuf arasına sıkışmış bir yaşam dayatması. Hep rahmetli Yunus’un işleri. Lokma ile hırkanın tılsımı bunlar. Halka tasarruf ve tasavvuf, elitlere saltanat ve ihtişam.
Kapıkayafest, arkadaşlarım ile mutfağında çalıştığım bir organizasyon.
50 bin kişinin birer lokma ile gülüp eğlendiği dört gün. Fazla göze battı. Yanıç ile gözlemenin kardeşliği, yamaç ile akro paraşütün dansı, çadır ile karavanın görselliği. Senede dört gün yahu. Ne bir hafta ne bir ay. Tasarruf neresinden olur bunun.
Gülme ile eğlenme. Garibanın nefes aldığı, gökyüzüne baktığı, bakarken hayallere daldığı ve heyecanlandığı tek yer.
Kapıkaya Asar vadisinden esen tarih kokulu rüzgarların kıyıdaki kavak yapraklarını uyandırması sabah beş sularında. Ve o anda Kızılırmak üstünde oluşan enfes sis. Tasavvuf tadında.
Volkan kanosu ile kaya mezarları önünden yine yol alacak kuşkusuz, Hakime Hocam en güzel fotoğrafı çekecek, yelken kanat uçuşu tedirginlik ile beklenecek, çay otobüsü Ankara’nın bağlarını bangırtacak bir yerde ama Kapıkayafest tasarruf tedbirlerine takılacak.
Çok ayıp.
Kapıkayafest bir sivil toplum aklı ile doğdu. Bir idari karar ile ölmemeliydi.
Olduysa bir aksilik hızlı bir ortak akıl kararı ile çözüm aranmalıydı. Sivil toplum buna çare bulabilir gerekli kaynağı dahi yaratabilirdi. Çözümü başını iki elinin arasına koyarak, kolaycı bir yaklaşımla; yapmayalım o zaman, tasarruf zamanı diyerek bulamazsın.
Makamlar; konuyu kapatarak değil, konuları tartışarak, alternatif fikirleri dinleyerek, toplumsal dayanışmayı destekleyerek büyür ve kalıcı olurlar.
Bafra’nın, Samsun’un hatta ülkenin en kalabalık ve katılımcı festivallerinden biri üzerinde yapılan tasarruf, tasarruf tedbirleri ile açıklanamaz.