Arkada bilet kesen Ayhan Işık bıyıklı adam işinin ciddiyetini kıyafeti ve alman stili traşı ile yansıtıyor. Otobüse arkadan biniliyor, önden iniliyor. İlk onunla tanışıyorsun otobüste.

Önünde koçanlı, teksir kağıdından imal edilmiş minik biletler kesiyor tebessüm ile Bafra belediyesinde belediye işçisi. Teksir çoğaltma demek. Kağıdında ise odun selülozdan fazla olmalı. Tanımı öyle.

Otobüs akşam kalabalık oluyor. İşçiler evlerine dönüyor. Sarı renkli ve burunsuz tipi dikkat çekiyor.

Ben kurbağalı derenin kenarında Sinop yoluna cephe oturup kamyonların plakalarını sayıyorum. Bazen yalnız bazen Mustafa ile. Sarı otobüs tek olduğundan mı ne sadece gelişine takılıyoruz. Plakası ilgimizi çekmiyor.

Hızlı gelen kamyonlardan bazıları aniden yolun yukarısından şarampole uçup, yok oluyorlar. Bizim Mustafa ile yaptığımız plaka tahmin yarışması korku ile son buluyor. Kamyon şarampole uçunca biz eve kaçıyoruz korkudan.

Sarı otobüs yukarıdan gelmiyor. O ahşap deponun arasından çıkıyor, Yırık Mehmet dayının bakkalının yanından geçiyor.

İşçiler, düzenli geliri olan haneler olduğundan, Yırık Mehmet dayının veresiye defterine borçlu kaydediliyor. Şimdilerde A101’den çıkıp ŞOK'a giriyoruz ya o dönemde yaz tahtaya al haftaya mottosu gelenek olduğundan ŞOK’a girmeden işini görüyorsun. Yırık Memet dayı da tekel evleri de halinden memnun gözüküyor.

İki fabrika var ilçede. Biri tütün işliyor diğeri ağaç. İki büyük. Ağaç işleyenin düdüğü var. Ben o düdüğü bekliyorum. Düdük çalınca dedem işten çıkacak. Kereste fabrikasında işçi. Düdük öyle hakem düdüğü gibi değil, bütün şehri bilgilendiren bir ses tonunda. Zayıf yüzlü, mavi gözlü, kibar adam dedem. İşini seven, fabrikasına bağlı.

İşçiler iş çıkışı kullanıyor sarı otobüsü veya ben öyle zannediyorum. Zira babaannem bu otobüsle geliyor akşam öncesi tekel evlerine. Tekel işçisi. Sofia Loren eşarbı, çok uzun olmayan açık mavi pardesüsü ve siyah kol çantası ile. Zaman zaman pazar çantası ile zenginleştiriyor elini kolunu.

İşçi; o zamanlar fabrikada, üretim hattında düzenli geliri, düzenli geçimi, düzenli hayatı olan personeller grubu. Asgari geçimin üzerinde, asgari ücret almadığı için. Şimdi öyle mi, açlık sınırında düştü düşecek. Onun adı kölelik. Enflasyon yükselmesin diye feda edilen köleler…

Bir abimin dediği gibi bu ülkede 50 yıl geriye git, 100 yıl ileri gidersin.

Yani insanın haklarının hakkı açısından... İşçinin asgaride değil herkesin azamide yaşaması açısından…