GS ile FB arasında rekabetin ötesine geçen ve Türk futbol ekosistemini zehirleyen Süper Lig atmosferinden çıkardı bizi UEFA’nın kulüp organizasyonları.
UEFA Şampiyonlar Ligi, UEFA Avrupa Ligi, UEFA Konferans Ligi için ekran karşısına geçtik. İyi ki de geçtik! Her üç kupada da şahane maçlara tanıklık ettik.
Rekabet, taktik, tempo, kalite, heyecan, aksiyon, muhteşem stadyum atmosferleri, inanılmaz futbol hikayeleri! Kısaca ne ararsanız vardı üç gün boyunca.
UEFA Şampiyonlar Ligi…
Arsenal, son Şampiyonlar Ligi şampiyonu Real Madrid’i, Londra’da ve Madrid’de ezerek yendi, yarı final bileti aldı. Müthiştiler, Real’i sürklase ettiler.
Barcelona, son Şampiyonlar Ligi finalisti Borussia Dordmund’u eledi. Ecel teri döktüler ama turu geçmeyi bildiler.
Inter, finalin oynanacağı Münih’in takımı Bayern’i bir İtalyan klasiğiyle ‘taktik üstünlük’le kupa dışına itti. Hakan Çalhanoğlu de bizi gururlandırmaya devam etti.
PSG ilk maçta aldığı galibiyetin avantajıyla gittiği İngiltere’de ecel terleri döktü, 2-0 öne geçtiği A.Villa’nın direncine teslim oldu, 3-2 geri düştü ama yine de turu kaptı.
Çeyrek finalin en çok öne çıkanı Arsenal olurken, bir diğer İngiliz Aston Villa verdiği mücadenin karşılığını skorla olmasa da alkışla alarak kupaya veda etti.
Keza Dordmund’da öyle.
Ya son şampiyon Real? Arsenal’e diz çöktüler. Onlar için büyük mahcubiyet olsa gerek.

UEFA Avrupa Ligi…
Gecenin en sıradışı maçı United ile Lyon arasındaydı. 2-2’nin rövanşı inanılmazdı. Ev sahibinin 2 golüne, konuğu 2 golle karşılık verdi. 90 dakika 2-2 bitince maç uzadı.
Son dakika 10 kişi kalan Lyon, uzatmalarda maçı 4-2’ye getirdi. ‘Bu maç dönmez’ denilen dakikalarda Manchester küllerinden doğdu. 4-2 geride olduğu maçın son 6 dakikasına 3 gol sığdırarak imkansızı yaptı, turu kaptı.
İkonik! fantastik! Ne maç ama!
Bu maç bu kupa tarihine geçer.
Başarı hikayesi yazan bir diğer takım Bodo/Glimt idi. Norveçliler, 2-0’ın rövanşını 2-0 kaybedince uzatmaya gidildi. Uzatmada karşılıklı goller atılınca tur atlayan takımı penaltılarla belirlendi. Bodo, bir sürpriz yaparak favori Lazio’yu eledi.
Bir diğer dev maç Alman-İngiliz rekabetine sahne oldu. Eintracht ile Tottenham Frankfurt’ta kapıştı. Gerilimli, tempolu eşleşmeden tur çıkaran İngilizler oldu.
UEFA Avrupa Ligi finaline ev sahipliği yapacak Bilbao’nun takımı Athletic, Bayern’in akibetine uğramadı, Rangers karşısında turu cebine koydu.
UEFA Konferans Ligi…
Fiorentina, Slovenya’dan NK Celje karşısında elde ettiği 2-1’lik galibiyetin avantajını rövanşta korudu ve 2-2 ile yarı finale yükseldi.
Chelsea, Polonya’da 3-0 aldığı galibiyetle seyircisi önüne çıktı. Londra’da 2-1 mağlup olan Chelsea, yine de rakibini eleyerek tur atladı.
İlk maçta elde ettiği 2-0’ın avantajını rövanşa taşıyan Real Betis, 1-1’lik beraberlikle son dört takım arasına girdi. Betis’in golü eski Bursasporlu Bakambu’dan.
Çeyrek finalin en çekişmeli eşleşmesi Viyana’daydı. Evinde Rapid’e 1-0 yenilen İsveç takımı Djurgarden rövanşta normal süreyi 2-1 önde bitirdi ve işi uzatmaya taşıdı. Djurgarden, uzatmalarda Gulliksen’in golleriyle gecenin sürprizini yaptı.
Futbolumuzu yönetenler değişir ama söylem değişmez: Futbolun marka değerini yükselteceğiz!
Söylemi gerçekleştirmek; stratejik plan ister, organizasyon yapısı ister, liyakatlı insan kaynağı ister, doğruda ısrar etmek yanlıştan vazgeçmek ister.
Marka bir Süper Lig hayal ediyorsak; UEFA organizasyonları orada!
Şampiyonlar Ligi zor geliyorsa Avrupa Ligi’ni o da olmuyorsa Konferans Ligi’ni inceleyin. Doğruları alın, futbolumuza uyarlayın, sabredin!
Yoksa bırakın okyanusu kendi gölümüzde boğulmaya devam edeceğiz!